Güçlü politika ve hedeflerde birleştirmek ve bir arada yaşama kültürünü pekiştirmek Sarıçam Belediyesi’nin birleştirici belediyecilik anlayışının esasını oluşturur.
Bu amaca yönelik olarak;
Belediyemiz, hizmet çeşitliliği ve alanı itibariyle yöre halkının bütününü kucaklamak durumundadır.
Belediye başkanları, sadece kendilerini seçen insanların değil, bulundukları belde veya şehirde yaşayan herkesin yöneticisi ve temsilcisidir. Seçildikten itibaren tüm vatandaşlara eşit yakınlıkta durmayı hatırda tutmaları, bizim için vazgeçilmez ilkedir.
Belediye yöneticileri ve çalışanları,
-Uygulamalarında hiçbir surette kişilere imtiyaz tanımamalı,
-Her şartta adaleti ve eşitliği ön planda tutmalı,
-Hizmetlerini mevzuata uygun olarak yerine getirmelidir.
Belediyeler; vatandaşla her an iç içe, yüz yüzedir, Devlet -vatandaş ilişkilerinin tanziminde öncelikli ve belirleyici olan hizmet birimlerini bünyelerinde barındırmaları dolayısıyla “devlet ile vatandaşı buluşturma ” hedefinin temelini oluşturmaktadır.
Bu durumun, belediyelerin devlet ve vatandaş ilişkisini düzenlemedeki sorumluluklarını her geçen gün artırdığı unutulmamalıdır.
Bu amaca yönelik olarak:
Seçilen ve seçen ilişkisinin yanı sıra, hizmeti sunanla, hizmeti alan arasındaki yakınlığın ve ortak yaşam alanı bağının kurulması sağlanmalıdır.
Ortak yaşam alanı;
Yönetici- vatandaş arasındaki ilişkileri ve işleyişi kolaylaştırıcı, sıcaklaştırışın bir rol oynamalı; bu sıcaklık, güven ve dinamizmin sürekliliğini sağlamalıdır.
Bu ilişkinin, devlet ile vatandaşı buluşturma anlayışımızın esasını oluşturduğu unutulmamalıdır.
Kentiyle, kenti buluşturmak; kentte bulunan sosyal, sportif ve kültürel hayatı kentlinin kolay ulaşabileceği, içinde yer alabileceği şekilde düzenlemek; bu düzenlemede kentlinin değer almasını sağlayarak kenti birlikte kurmak ve yaşamaktır.
Bu yaklaşım;
-Kentlinin kendi tüm unsurları ile yaşayabilmesini, kendisini kente ve kenti kendisine ait hissetmesini,
-Sosyal hayatını kent imkanları kurgulayabilmesini,
-Kentin sosyal ve kültürel hayatına kendi varlığı ile destek ve dinamizm sağlayabilmesini,
-Milli ve manevi değerleri esas alan özgün bir kent kültürü oluşturarak, kentlinin kent ile bütünleşmesini amaçlayan bir yaklaşımdır.
Kenti; altyapısı, kültürel aktiviteleri, binaları, ulaşımı ve tüm unsurları ile yaşanabilir kılmak ve kente yaşayanları kentin tüm bu imkanlarından en yüksek düzeyde faydalandırabilmek, kentliyi kent ile buluşturmanın esasını oluşturmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak;
Kentlerde; eğitim, sağlık, çevre, sosyal hizmet, kültür, ulaşım ve kentsel altyapı hizmetlerinin hızlı, güvenli, zamanında, ucuz ve herkes tarafından erişebilir bir şekilde sunulması esas olmalıdır.
Konut, sanayi, turizm, tarım ve benzeri amaçlarla doğru yer se ”çimleri yapılmalı, düzenli kentleşmenin altyapısı oluşturmalıdır.
Sanayileşme ve göç nedeniyle kentlerdeki yığılmanın önlenmesi ve planlı yapılaşmanın sağlanması için kentleşme hızı ile arsa arzı ilişkisi kurulmalıdır.
İmar yetkisinin, şehir rantları oluşturmasına ve kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesine fırsat verecek şekilde kullanılması önlenmelidir.
Kent; kentlinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde, tüm kent halkını yansıtacak bir yaklaşım ve katılımcı bir anlayış ile yönetilmelidir.
Hazırlana planlar doğrultusunda bütün kaynakların en iyi şekilde kullanılması ve gerçekleştirilmesi; planlama ile uygulamanın doğru bir biçimde birleştirilmesi anlayışımızın temelidir.
Bu amaca yönelik olarak;
Kent planlarının; gelecek nesillere yaşanabilir, kültürel dokusu korunmuş, çevreyle uyumlu ve altyapısı tamamlanmış şehirler bırakacak şekilde yapılması esas olmalıdır.
Gecekondu bölgeleri ıslah edilerek, bu bölgelerin kent merkezleriyle sosyal ve ekonomik açıdan bütünleşmesi sağlanmalıdır. Belediyelerimiz; gerek faaliyet alanları ve gerekse istihdam konularındaki hedeflerini, ihtiyaç ile imkân dengesini gözeterek, doğru veriler üzerine planlamalı ve tüm planlarını koordinasyon içinde gerçekleştirmelidir.
İnsanın ekonomik açıdan kendine yetebileceği kendi özgüvenini toplum içindeki varlığını ortaya koyabileceği , kendisinin ve ailesinin hayatı ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılayabileceği bir iş sahibi olması “iş ile aşı birleştiren” belediyecilik anlayışının esasını oluşturmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak;
Yeni iş yatırım imkanlarına kapı aralayacak, yapılan harcamaları geri kazanmaya ve geliştirmeye uygun tesislerin kurulup hizmete sunulması büyük önem arz etmektedir. Başta sanayiciler KOBİ’ler ve esnaf olmak üzere tüm üreticilere destek olmak, ihtiyaç duydukları mesleki alanlarda nitelikli eleman teminine katkıda anlayışının gereğidir.
Belediye yönetiminin görev alanlar şehrin emini olmalı, şehirde, beldede, yoksul, düşkün, çaresiz ve kimsesiz insan bırakmamak görevleri arasında yer almalıdır.
Belediyeler, vatandaşların günlük hayatlarını kolaylaştırmalı, toplumsal yardımlaşma ve dayanışma duygularını canlı tutmalıdır. Tüm hizmetlerde israfın önlenmesi ile verimliliğin ve etkinliğin sağlanmasına önem verilmelidir.
Hizmet üretirken karlılığı değil vatandaşın, rahatını, huzurunu ve sağlığını amaçlayan bu yaklaşım, “hizmet ile toplumsal faydayı birleştirmenin” esasını teşkil etmektedir.
Bu amaca yönelik olarak;
Hizmetlerin belirli bir maliyeti bulunsa da, belediyelerin, insanlarımızı ‘müşteri’ olarak algılamaları ve hizmetlerini bu şekilde doğru ve insani bir yaklaşım olamaz. Ayrıca sosyal devlette hiçbir sıfat, vatandaş olma sıfatından üstün değildir: dolayısıyla hiç kimse vatandaştan daha çok yararlanmayı hak etmemelidir.
Şehirleri geleceğe hazırlama ve yarınları planlama sorumluluğu üstlenmiş en önemli hizmet birimleri olan yerel yönetimlerin, kentin tarihini, kültürel, çevresel değerlerini ve dokusunu koruyup geleceğe taşıması , “geçmiş ile geleceği birleştiren belediyecilik anlayışının temeli oluşturmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, geçmişi olmayan bir şehrin, geleceği de olamaz.
Bu amaca yönelik olarak;
Hedefimiz, insanlarımızın her türlü ihtiyacını karşılarken kentimizin: tarihi, kültürü ve doğal çevresi ve kısacası bütün güzellikleri ile geliştirip, zenginleştirecek anlayışı hâkim kılmaktır.
Doğal, tarihi ve kültürel değerlerinin kirlenmesini, tahrip edilmesinin ve yok olmasını önlemek için, çevre ve kentleşme konusuna: bilimi ve aklı esas alan: tarihimiz, kültürümüz, inançlarımız ve milli menfaatlerimizle çatışmayan bir bakış açısıyla yaklaşmalıdır
Kentlerde kültürel yozlaşmanın önlenmesi için, milli kültürün temel belirleyiciliği çerçevesinde kent ve kentlilik kültürü oluşturulmasında önem verilmelidir.
Belediyelerin tarihi ve doğal dokuyla uyumlu, estetik bir yapıya ve ruha sahip şehirler oluşturarak, insanımızı en iyi şekilde yaşatabilmesi, belediyecilik esaslarından biri olmalıdır.
Belediyelerin, estetik ve sanatı önemseyen bir yaklaşımla tarihi ve doğal dokuyu koruyarak, kenti, halkına ilham veren, yaşama sevinci sağlayan bir yapıya büründürmesi ve kentin doğal güzelliklerini ortaya çıkarması, estetikle doğallığı birleştirme anlayışının esasını oluşturur.
Bu amaca yönelik olarak;
Şehirlerimizi beton yığınlarına dönüştüren, estetikten yoksun, şehir planlamasından bihaber; her türlü yağma ve talana kapı aralayan ”rantçı ve makyajcı” zihniyetlere asla geçit verilmemelidir.
Ekonomik ve sosyal politikalar ile çevre politikası arasında uyumlu kalkınma gerçekleştirilirken insan sağlığı, ekolojik dengesi, kültürel, tarihi ve estetik değerler korunmalıdır.
Kentin ve kentlinin önceliklerini göz önüne alarak planlı bir çalışmayla hizmet üretmek ve her safhada hesap verebilir ve şeffaf olmak, dürüstlükle çalışkanlığı birleştirmenin açık ifadesidir.
Belediyecilik hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kamu görev ve sorumluluğu üstlenenler halka karşı hesap vermek zorunda oldukları kadar, görevleri sonrasında milletin hafızası olan tarihe karşı da sorumludurlar. Belediyeler kent yönetiminde yer alan kişilerin halkın çıkarlarını her şeyin önünde tutmaları bir erdem değil, olmazsa olmaz bir sorumluluktur.
Bu amaca yönelik;
Siyasi hesap verebilirliğin arttığı, bütçeleme sürecinin şeffaf ve açık hale geldiği, bürokratik işlemlerin ez aza indirgendiği ve yolsuzlukların olmadığı bir yönetim sağlanmalıdır. Belediyeler dürüst, çalışkan ve üretken kimliklerini her şeyin üstünde tutarak davranmalı, iştirakleri ve şirketleri de dâhil tüm birimleri ile şeffaf ve hesap verebilir olmalıdır.
İnsan haklarının gereği olarak; Herkesin insanca yaşayabileceği bir konutunun bulunması, Her bireyin kendisine rahat ve huzurlu hissettiği bir ortamda ve kentin imkânlarından en üst düzeyde faydalanarak yaşaması aile ile konutu birleştiren belediyecilik anlayışımızın temeli teşkil etmektedir.
Bu amaca yönelik olarak;
Belediyeler; dar ve sabit gelirli vatandaşların konut edinebilmesi için uygun yöntemler ve finansman modelleri kullanmalıdır. Muhtaç ve kimsesizler ile dar gelirliler için sosyal konutlar üretilmesine öncelik vermelidir.
Konut ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra mevcut konut stokuna ilişkin niteliklerin yükseltilmesi amacıyla yenileme projeleri uygulamalıdır.
Konut talebinin karşılanabilmesi amacıyla yeterli ve ucuz arsa teminine önem vermelidir. Özel sektörü teşvik etmeli ve etkili bir denetim sistemi ile konut üretiminde yer almaları sağlamalıdır.
Afetlerin kaçınılmaz olduğu bilinciyle
- Kent ile çevresini bir bütün olarak ele almak,
- Her türlü afet öncesine, anına ve sonrasına yönelik tedbirleri belirlemek,
- Alt yapı hazırlığı ve afet yönetim planları oluşturmak,
- Afet için tedbir üreten belediyeciliğin esasını oluşturmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak;
Her türlü yapılaşmanın, coğrafi ve jeolojik etütleri tamamlanmalı, başta deprem olmak üzere
Sel, heyelan ve diğer afetlere karşı güvenli alanlarda kurulması sağlanmalı, mevcut yerleşimlerde ise bu doğrultuda kentsel yenileme projeleri uygulanmalıdır.
Konut ve her türlü bina üretiminde;
- Depremde dayanıklılığı esas alan teknoloji ve standart malzeme kullanımı sağlanmalı,
- Zemin etüdü aşamasına kadar etkin denetim sağlanmalıdır. Afete maruz kalmadan önce, hukuki, fiziki ve beşeri tüm alanlarda hazırlıklı olunmalı doğal afet zararlarının en aza indirilebilmesi temin edilmelidir.
Afet tedbirleri için; envanterlerinin güncel tutulması, kriz merkezinin hazırlığı, sivil savunma, kent bilgi ve iletişim ağı, yangından korunma, tahliyenin planlanması ve panikten korunma planları gerçekleştirilmiş olmalıdır.
Ayrıca;
- Afet tedbirlerine gönüllerin katılımı organize edilmeli,
- Acil eylem senaryoları oluşturulmalı,
- Kent altyapısını oluşturan tesislerin dayanıklılıkları test edilmeli, çadır kent yeri ve tedariki planlamalı,
- Afet sonrası ulaşım planı yapılmış olmalıdır.
- Afetten korunmak ve afet sonrasına hazırlıklı olmak amacıyla toplumun her kesimine uygun eğitimler tasarlanmalı ve uygulanmalı,
- Sivil halkında katılımı ile arama, kurtarma ve ilk yardım ekipleri oluşturulmalıdır.
Temiz ve sağlıklı bir çevrede YAŞAMAK HER İNSANIN TEMEL HAKLARINDAN BİRİDİR. Çevre sorunlarını; kalkınma – çevre koruma ikilemi yerine, akılcı bir koruma, kullanma ve geliştirmeyi öngören, sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşmak doğru bir yöntemdir. Bu sayede gelecek nesillere temiz, yaşanabilir, doğal ve kültürel değerleri korunmuş bir çevrenin bırakılması, sağlıklı çevre ile kenti buluşturma yaklaşımımızın esasını teşkil etmektedir.
Bu amaca yönelik olarak;
Doğal zenginliklerimize toplum olarak sahip çıkma anlayışının kuvvetlenmesi için, çevre duyarlılığı geliştirilmeli, bu maksatla medyadan yararlanılmalı ve eğitim etkinlikleri düzenlenmelidir.
Sağlık hizmetleri, toplumun her kesiminin kolayca ulaşması gereken, sosyal hayatın, ekonominin, üretimin ve toplumsal gelişmenin en temel ihtiyacıdır. Sağlık hizmetlerinin verilmesi kolaylaştırmak için; ulaşım, iletişim ve bilgilenme desteğinin sağlanması “ toplum ile sağlığı birleştirme “ yaklaşımının esasını oluşturur.
Bu amaca yönelik olarak;
Sağlığın geliştirilmesi için;
- Ortam hazırlamak, sağlık risklerinden korumak,
- Sağlık hizmetlerinin kolay ulaşım risklerinden korumak, sorunlarının hizmetlerine kolay ulaşım sağlamak ve sağlık sorunlarının sonucunda ortaya çıkan engellere rağmen rahat ve güven içinde bir yaşamı temin etmek yerel yönetimlerin en temel görevleri arasında yer alır.
Üretimin desteklenmesinin yanı sıra, üretilen hizmet ve ürünlerin kolayca Pazar bulması, üreticinin üretime daha çok yönlendirilmesi yoluyla istihdamın ve yeni üretim teknolojilerinin desteklenmesi “üretici ve pazarı” birleştirme anlayışının temelini oluşturmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak;
Yerel üreticinin rekabet koşullarının artırılması sağlanmalı, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentileri çerçevesinde; yörenin tanıtımına, kalkınmasına imkân verecek, kaynak üretimine yardımcı olacak düzenlemeler yapılmalıdır. Vatandaşımızın ürettiği hizmet ve ürünlerin, birbirini destekleyecek şekilde yerel ve dış pazarlarda yer alması için altyapı ve organizasyon sağlanmalıdır.
Yerel hizmet ve üretim sektörlerinin birbirlerini destekler mahiyette yapılanmalarına ve rekabet güçleri artırılarak yabancı pazarlarda yer almalarına destek verilmelidir.
Gelişen teknolojinin kenti zenginleştirecek, kent yaşamını kolaylaştıracak yenilikçi hizmetlere dönüştürülmesi “teknoloji ve yenilikçiliği birleştirmenin” esasını teşkil etmektedir.
Bu amaca yönelik olarak;
Kentin yönetim bilgi sistemi oluşturularak, kentin coğrafi, beşeri ve fiziki yapısı ile ulaşım, haberleşme ve diğer hizmet ihtiyaçlarına yönelik planlamaların yapılması, afetlere karşı duyarlı olunması sağlanmalıdır.
Yaşanabilir kentlerin oluşturabilmesi için, çağdaş donanımlı konut alanları yanında gerekli altyapıya sahip, teknoloji ve sanayi bölgeleri ile mali ve ticari merkezler oluşturulmalıdır.
Teknoloji ve sanayinin birlikte değerlendirildiği altyapılar tesis edilmeli, teknolojinin yenilikçi bir yaklaşım ile kente yansıtılması sağlanmalıdır.
Yani fikirlerin üretilmesi ortam hazırlanarak, bu fikirlerin hazırlanacak, bu fikirlerin yatırımcı ile buluşturup iş ve yatırıma kapı aralanması, yatırımın arttırılması için imkân sağlanması ve yeni fikirlerin bu yatırımlara yön vermesi “ fikir ve yatırımı birleştirme “ yaklaşımın temeli oluşturmaktadır.
Ayrıca: Fikir sahibi ile yatırımcıyı, yatırımcı ile yatırım teşviklerini ve yatırım imkânlarını birleştirmek, bilginin ve fikrin yaşama geçirilmesine öncülük etmek, fikir ile yatırımı buluşturma amacını en iyi şekilde ifade etmektedir.
Bu amaca yönelik olarak:
Özel sektörde güçlendirilmesi, girişimcilik ve rekabet ruhunun geliştirilmesi, bölgesel ve makro politikaların ahenk içinde yürütülmesi ve yerel kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için, kamu kurumları, üniversiteler, sanayi be ticaret odaları, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin birlikte çalışması sağlanmalıdır.
Eğitim; insanın kendisini, kültürünü, dünyayı, bilimi ve mesleğini tanımasını, gelişen dünyaya ve sonraki nesillere tarihini ve bilgi birikimini taşımayı sağlayan, bir insanın sürekliliğini sağlayan çok önemli bir toplumsal eylemdir.
Hayat boyu öğrenme yaklaşımı ile mesleğe, iş hayata yönelik tüm eğitim kaynaklarına her yaştan insanın ulaşabilmesi destek olmak, alınan eğitimin hayata geçirilmesini sağlamak “ hayatla eğitimi birleştirme “ yaklaşımının temelini oluşturmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak:
Belediyeler, bilgi sahibi kişiler ile bilgiye ihtiyaç duyanları bir araya getirmeli, böylece bilginin büyüyerek nesillere aktarılmasına destek vermelidir.
Belediyeler, eğitimi, eğitim veren kuramları eğitime katkı veren tüm kesimleri kendi görev ve yetkileri dâhilinde desteklenmeli ve onlarla işbirliği içinde olmalıdır.
Bilimsel gelişmelerin ve sanattaki yeniliklerin, kentlinin yaşamına katılması, kentlinin bu gelişimlerden en kısa sürede ve en uygun şekilde faydalanmaya başlaması “ Kenti Bilim ve Sanatla Buluşturma “ anlayışının esasını oluşturmaktadır.
Bir kentin varlığını ve tarihini koruyup nesillere aktarırken
- Bilimsel tüm yenilikleri kentlinin yüksek refahı ve kentin imarı, eğitim, sağlık gibi verilmesi için kullanmak,
- Kullanımına imkân sağlamak, belediyelerimiz için öncelikli hedefler arasında yer almalıdır.
Bu amaca yönelik olarak;
Bütün bilimsel çevreler ile işbirliği içinde olmak, üniversitelerin ve bilimsel üretim yapan tüm kesimlerin desteğini almak ve onların çalışmalarını desteklemek suretiyle;
- Kentliyi ve kenti bilimsel üretimin somut örnekleri ile tanıştırmak,
Bilginin ve bilimin hayatı kolaylaştırmak öncülük etmek, temel amaçlar arasında yer almalıdır.
Fiziksel ve sosyal özellikleri nedeniyle kentte yaşayan kişilerin yaşantılarını zorlaştıran, kentin altyapı ve hizmetlerinden kaynaklanan bütün “ kent engelleri “ni ortadan kaldırma hedefi , “ kentleri engelsizleştiren “ belediyecilik yaklaşımının esasını oluşturmaktadır.
Bu anlayışta; herhangi bir engelin sadece kişilerin fiziksel aynı zamanda kentin mevcut kaynaklandığı göz önüne alınmaktadır.
Bu amaca yönelik olarak;
Belediyelerin kenti ve sosyal hayatı tüm engelleri göz önüne alarak düzenlemeli, bu konuda üretilen çözümlere, sorunu yakından yaşayan vatandaşlarımızın katkısında da alarak, ortak akıl ile ulaşmalıdır.
Toplumu meydana getiren bireylerin sosyal ve psikolojik sağlığını en çok etkileyen, kişilerin özgüvenlerine ve aidiyetlerine olumsuz etki eden rahatsızlıklarını, dayanışma kültürünü geliştirerek huzura dönüştürmek, ”dayanışma ile huzur üreten belediyecilik” anlayışının temelini teşkil eder.
Bu amaca yönelik olarak;
Kentin fiziksel ve sosyal hayatının, kişiler arası dayanışmayı, Sevgi ve saygıyı artıracak şekilde düzenlenmesine öncelik verilmelidir.
Kentin haberleşme, ulaşın ve diğer bütün altyapı ihtiyaçları kişisel huzur ve toplumsal dayanışmayı sağlayacak şekilde planlanmalı ve bu bakış açısı ön planda tutulmalıdır.
Toplumun aile ve bireylerden oluştuğu göz önüne alınarak, her kesimden bireylerin bu huzur ve dayanışma içinde yer almasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
Nesiller arası dayanışma bu bakış açısının içinde yer almalı, kentsel düzenlemede bu dayanışmanın örnekleri oluşturularak desteklenmelidir.